Artık 2
piyasayı izleyerek oluşturduğumuz ve aslında ekonominin talep kısmını ifade
eden IS-LM modelimiz biraz geliştirmenin zamanı geldi. Ekonominin arz kısmına
da bakmak gerekiyor ve bunu yapabilmek için işgücü piyasasını da işin içine
sokacağız. Çünkü arzın miktarını onlar belirliyor.
İşgücünün
önemli bir özelliği var. Onlar hem ürettikleri için arz fonksiyonunun içindeler
hem de aynı zamanda tüketici olduklarından talep fonksiyonun da içindeler.
Bu özellik
nedeni ile iş piyasasını formüle ederken 2 temel eşitliğe bakacağız. Maaşlar
nasıl belirleniyor, ürün fiyatları nasıl belirleniyor. Vakit ve yer darlığı
nedeni ile nasıl türetildiklerini es geçerek direk formülleri yazıp biraz
açıklayalım. Ama her zaman olduğu gibi formülü ezberlemek değil içindeki mantığı
anlamak önemli:
W = Pe.F( u-,
z+) formülü bize maaşların belirlenmesinin nasıl yapıldığını özetlemek üzerine
kurulmuş. Formülere göre maaş seviyeleri Pe ile ifade edilen maaş
beklentisi ile u: işsizlik oranı ve z: diğer sosyal
hakların bir fonksiyonu. + ve - işaretleri ise bize ilişkiyi anlatıyor.
Maaş seviyesindeki beklenti ki bu da önceki yılın enflasyonu ile tetikleniyor,
direk etkili, işsizlik azalırsa maaş seviyeleri artıyor (ters ilişki var),
sosyal haklar artarsa maaşlarda haliyle artmış oluyor (pozitif ilişki var).
P = (1+µ) W formülü ise ürün fiyatlarının nasıl
belirlendiğini anlatıyor. Gördüğünüz gibi maaş seviyeleri direk etken. O
nedenle az sonra uzun vadeli ekonomiyi yorumlarken maaş seviyeleri artarsa ürün
fiyatları da artar diyeceğiz. µ ise marka değeri ya da üretim maliyeti
üzerindeki değeri ifade ediyor ve tam rekabetçi piyasalar için 0 kabul
ediliyor.
Biraz sıkıcı ama formüllerin neyi anlattığını anlamak önemli; Pe fiyatlardaki beklentiyi enflasyona bağlı olarak ifade ediyor demiştik. İşçiler enflasyonun yüksek olduğunu düşünüyorsa ya da gelecek sene için beklentileri bu yöndeyse daha fazla artış isteyeceklerdir. Enflasyon etkisini düşünmezsek eğer Pe = P olur ve maaş formülü W = P F( u-, z+) haline gelir. Buradan hareketle W/P yani fiyatlara oranla maaş (reel maaş) W/P = F( u-, z+) olur. P = (1+µ) W fiyat formülünden de P/W = (1+µ) olur.
Biraz sıkıcı ama formüllerin neyi anlattığını anlamak önemli; Pe fiyatlardaki beklentiyi enflasyona bağlı olarak ifade ediyor demiştik. İşçiler enflasyonun yüksek olduğunu düşünüyorsa ya da gelecek sene için beklentileri bu yöndeyse daha fazla artış isteyeceklerdir. Enflasyon etkisini düşünmezsek eğer Pe = P olur ve maaş formülü W = P F( u-, z+) haline gelir. Buradan hareketle W/P yani fiyatlara oranla maaş (reel maaş) W/P = F( u-, z+) olur. P = (1+µ) W fiyat formülünden de P/W = (1+µ) olur.
Son hamle ile W/P = 1 / (1+µ) yazabiliriz. Bu
formül şunu anlamak için önemlidir; reel maaş işsizlik oranından etkilenmez
sadece "mark - up" değerinden etkilenir. Koyu yazdığımız iki eşitlik
bize iki farklı hikaye anlatıyor. Biri reel maaşın işsizlik oranı ile ters
orantılı olduğunu söylüyor diğeri ise reel maaşın işsizlik oranından
etkilenmediğini.
F(un, z) = 1/(1 + μ) eşitliği,
yukarıdaki iki çelişen ifadenin çözümü. Yani reel maaş dengede olduğunda
işsizlik oranı doğal seviyesine gelir.
İşsizlik yani
işgücü piyasasındaki değişim ile fiyatlar seviyesindeki değişimin denge
noktaların AS ile ifade ettiğimiz Aggregate Supply (Toplam Arz) eğrisini
oluşturuyor. IS nin içine iş piyasasını ve enflasyonu da ekledik
diyebilirsiniz. Ayrıca formüller çıktı seviyesi ile fiyatlar arasında pozitif
ilişki olduğunu da gösteriyor yani;
- Eğer çıktı artarsa işsizlik düşer
- Eğer işsizlik düşerse, işçiler daha pazarlıkçı bir konuma gelirler ve nominal ücret artışı isteyebilirler (maaşların ayarı eşitliğini hatırlayın).
- Eğer nominal ücretler artarsa, bu firmalar için masraflarının artması ve dolayısıyla ürün fiyatlarını arttırmak zorunda olmaları demektir (fiyatların belirlenmesi eşitliğini hatırlayın)
- Sonunda çıktı artışı fiyatların artışı ile son bulur ve bu nedenle AS eğrisi pozitif yönlüdür.
Bu kadar
formülü neyin nereden geldiğini anlamak için yazdım. Bence çok önemli çünkü.
Çok fazla detaya giremesek de umarım biraz açıklayıcı olmuştur. Kafa
karıştırıcı olmamasına özen göstersek de konunun bir seferde hemen yutulacak
bir lokma olmadığını kabul etmek gerek.
Gelelim AD eğrisine;
Şimdi konunun en can alıcı noktasına gelelim. Bu kadar zahmete girip formülleri anladıktan ve grafik gösterimlerini açıklamaya çalıştıktan sonra AS-AD eğrilerinin hangi koşulda nasıl etkileşime gireceğine bakalım.
Öncelikle IS - LM modeline geri dönüp çok önemli bir kuralı hatırlamamız gerekiyor. Çıktıyı, geliri, ülke üretimini temsil eden Y harfinin formülüne bir daha bakalım.
Y = c ( Yg - T) + G + I (y,i) eşitliği bize çıktıya etki eden değişkenleri veriyor. Burada C : Tüketim (Consume), Yg : Gelir, T: Vergiler, G : Hükümet harcamaları ve I yatırım değişkenleridir. Tüketimde yani insanların gelirinde ya da vergilerde veya kamu harcamalarında bir değişim olursa bu maliye politikasıdır ve direk IS eğrisini etkiler. Eğer M/P ifadesindeki reel parada M : para miktarı ya da P: Fiyatlar değişirse (faiz etkisi ile) bu para politikasıdır ve ilk olarak LM eğrisini etkiler.
Şimdi bir örnek çözelim:
Bir hükümetin genişletici maliye politikası izlediğini ve kamu harcamalarını arttırdığını düşünelim. Bu durumda kısa ve orta vadede neler olur çözmeye çalışalım:
1) İlk adım; 1. etki kamu harcamalarında olduğu için ve artış olduğu için IS'in sağa kayması ve çıktı miktarını "geçici olarak" Yn doğal çıktı seviyesinin üzerine getirmesidir. Aynı zamanda faiz oranları da denge seviyesinin üzerine çıkar.
2) AD - AS tarafında kamu harcaması toplam talep artışı demektir ve AD eğrisini etkiler, AD de sağa kayar ve henüz toplam arz aynı olduğundan bu fiyatların artması demektir. A denge noktası artık her iki grafik için de B'ye taşınmıştır.
3) "Zamanla" fiyat yükselmesi maaş eşitliğinden hatırlayacağınız üzere maaş artış beklentisinin artması yani AS eğrisinin sola kayması demektir. Kayma yeni C denge noktasına kadar devam eder. Dikkat ederseniz C denge noktası Yn doğal çıktı seviyesine geri dönüldüğü yerdir. Yani kısa vadede ne olursa olsun orta vadede çıktı seviyesi doğal oranına geri gelir. Ayrıca fiyatlar daha da artar.
4) IS - LM tablosuna dönersek fiyatların artması M/P eşitliğinden reel paranın azalması anlamına gelir. LM eğrisi de sağa hareketle C denge noktasına gelecektir.
Özetleyelim :
Genişletici bir maliye politikası ile kamu harcamaları artarsa (ve / veya vergiler düşerse);
Kısa vadede:
Y↑, i↑, C↑, I?, P↑, u↓, G↑,
Çıktı artar, faizler artar, tüketim artar, yatırım belirsizdir, fiyatlar artar, işsizlik azalır, kamu harcamaları artar.
- Y artar çünkü kamu harcamaları talebi ve üretim miktarlarını arttırmıştır.
- i artar çünkü Is in sağa kayması bu etkiyi yaratır.
- C artar çünkü gelir artmış ve harcanabilir gelir nedeni ile tüketim pozitif etkilenmiştir.
- Yatırım belirsizdir çünkü bir yandan üretim düzeyi artmış ve bu yatırım için pozitifken diğer yandan faizler yükselmiştir. O nedenle sayısal veri olmadan tam etki bilinemez.
- P artmıştır çünkü toplam arz sabitken toplam talebin artması B tablosundan da görülebileceği gibi fiyatları yukarı çeker.
- u azalmıştır çünkü artan üretim azalan işsizlik demektir.
- G, kamu harcamaları zaten ilk etkidir ve haliyle artmıştır.
Orta vadede:
Y - , i↑, C - , I↓, P↑, u - , G↑,
Çıktı değişmez, faizler artar, tüketim değişmez, yatırım düşer, fiyatlar artar, işsizlik değişmez, kamu harcamaları artar.
- Y değişmez çünkü dediğimiz gibi çıktı seviyesi Yn doğal çıktı düzeyine orta vadede geri döner.
- i yükselmiştir çünkü 4. adımda tanımladığımız üzere para arzı olmadığı sürece fiyat artışı M/P reel parayı azaltır ve bu da faizleri arttırır.
- C Y değişmediğinden orta vadede eski haline döner. C = c(Y-T) yi hatırlayalım.
- I yatırım düşer çünkü 4. adımdaki LM kayması faizleri daha da yukarı çekmiştir. Çıktı sabitken faizlerin çıkması yatırımı düşürecektir.
- P, fiyatlar artar. İlk etkide AD'nin kayması yani arz sabitken talebin artması fiyat dengesini bozmuştu. Bu maaş beklentilerini etkileyip AS eğrisini sola kaydırınca (2. adım) fiyatlar daha da artar.
- u, işsizlik oranı da orta vadede Un doğal düzeyine geri gelir.
- G, hükümet harcamaları ile ilgili bir notu da burada belirtelim. Dikkat edersenz hükümet harcamalarının artması aynı zamanda yatırımların düşmesine neden oluyor. Bu piyasadaki para arzını hükümetin toplaması, özel sektöre kullanılacak uygun faizli kredi kalmaması ve faizlerin artması etkisinin de sonucudur. Buna "dışlama" etkisi de denir. Bu durumda yatırımlar çıktı düzeyi doğal seviyesine geri gelene dek azalacaktır.
0 yorum:
Yorum Gönder