5 saniye içinde yeni adresimize yönlendirileceksiniz.
Neme lazımcılık mesleği
Gönderen
Murat TURAN
Daha önce Yavuz Sultan Selim zamanından güzel bir anekdotla "Neme Lazım" demenin uzun vadede nasıl sonuçları olabileceğini paylaşmıştım.
Biraz daha konuya girelim ve özellikle iş hayatına yeni girecek arkadaşların nelerle karşılaşabileceklerine dikkat çekecek belli başlı insan tiplerine biraz daha yakından bakalım. Yazmaya başlamadan önce defaten adını geçirip kulaklarını çınlattığım Osman Hocamı bir kez daha anayım. Çünkü yazının esin kaynağı da, kısmen bilgi kaynağı da o. Osman Ata Ataç'ın "Yöneterek, Yönetilerek Yaşamak" kitabını kaç kez önerdim hatırlamıyorum ama o kadar keyif alıyorum ki hem bu bloğu okuyanlara, hem iş arkadaşlarıma, hem de yeni gelen tüm stajerlere ısrarla önermeye devam ediyorum.
İş hayatı, çok çeşitli insanla bir arada yaşamak zorunda olduğumuz ve insan sarraflığına en çok ihtiyaç duyacağımız yerlerden birisi. Birçok olumlu ve iyi insanla karşılaşacağımız gibi birçok olumsuz ve hatta "kalleş" adamla çalışmak zorunda kalmamız da olası. Kimin iyi kimin kötü olduğunu ayırt etmek çok kolay bir iş değil ve belki biraz Allah vergisi yetenek, biraz da kazık yemişlik, yani tecrübe gerektiriyor.
Ortada edinilmesi arzulanan güç ve bu gücün toplandığı odak veya odaklar varsa temel bazı insan davranışlarına rastlamanız ve az sonra Osman hocamdan alıntıyla açıklamaya yelteneceğimiz temel bazı insan tiplerini görmeniz kaçınılmaz. İnsanları çözmek ve artık yanılmam demek hiçbir yaşta mümkün olmasa da özellikle iş hayatında yeni olanların "örgütte başarılı olmak ve iş hayatında yükselmek" için bazı tipleri tanıması çok faydalıdır.
Ben bu tipleri Palavracılar, Neme lazımcılar ve Kralcılar olarak ayırıyorum.
Palavracılar benim gözümde, aslında içleri boş olan, kulaktan dolma, başkasından öğrenme laflarla, aslında tam olarak ne anlatmak istedikleri hiç anlaşılmayan nutuklar atan adamlardır. Genellikle aksinin ispatı lüzumsuz konularda bol bol ve içeriksiz konuşurlar. Söyledikleri ya "aşikar-ı ifşa" yani zaten çok belli olan birşeyi tekrar ya da yuvarlak ve genel konuşarak bir sonuca varmadan geçiştirmek şeklindedir. Belirli bir konuda uzmanlık iddiasıyla kurumda bulunurlar ve o konuda eleştiriye pek tahammülleri yoktur. Mantıklı bir insan bu tipin konuştuklarını dinlerken sıkılır ve dağılır. Herhangi bir konuda kendilerine eleştiri geldiğinde çok ama çok alakasız bir yere konuyu bağlama ve kafa karıştırarak bertaraf etme gibi benzersiz bir yetenekleri de vardır.
Şöyle diyor Osman hoca kitabında : "....palavracılar sinsidir. Dostluk, ağabeylik, babalık, hocalık gibi rollerden birini seçer ve iyi oynarlar. Bu durumda antenlerinizi açık tutmalısınız. ....Sizinle alıp veremedikleri mutlaka vardır, büyük ihtimalle sizi kendisi için tehdit olarak görüyor ve bloke etmeye çalışıyordur. Sizi ağabey, dost olarak pasifize edemezse saldıracaktır. Saldırıları tehlikeli olur. Açmaza sokma, küçük düşürme taktiklerini büyük bir incelikle uygularlar. Genellikle açık açık saldırmaz, hatta müdafa ediyormuşcasına sokuştururlar..."
Neme lazımcılar da çok yaygın türlerdendir. Hemen her işletmede bulunurlar ancak patrona yakın olanlarına ayrıca dikkat etmek gerekir. Genel yaklaşımları etliye sütlüye mümkün olduğunca karışmamak, risk almamak ve sürtüşmelerden kaçınmaktır. Kendileri pek iş yapmazlar, dolayısıyla da bunun getirebileceği hatalardan ve risklerden de korunurlar. Ancak iş yapanların hataları söz konusu olduğunda hemen aslan kesilirler.
Osman hocam kitabında bu tür için "Fareler" diyor ve ekliyor : "Eğer örgütte biri kendi pek bir iş yapmıyor ama birisinin hatası ortaya çıktığında başrol oynuyorsa bilin ki o kişi büyük olasılık bir faredir. Risk sevmemenin doğal bir sonucu olarak genelde herkesle iyi geçinirler. Aptal değil zeki, planlı ve son derece tehlikeli adamlardır. "
Üçüncü yaygın tipimiz kralcılar, daha doğrusu kraldan çok kralcılar dediğim adamlar. Osman hocam yağcılar diye tabir etmiş. Her güç merkezinin etrafında muhakkak dalkavuklar olur ve klasik tipleri "evet efendim, çok doğru buyurdunuz efendim, ne kadar da harika tespit ettiniz efendim" diye patronun etrafında dolanan cinsleridir. Aslında her yönetici de içten içe bu tip adamı sever ve çevresinde ister. Çok ego okşayıcı ve mutlu edicidir çünkü. Zaten kralcıların yararlandığı karakter zaafiyeti de budur. Patronun dediklerini sorgulamadan emir telakki eden, güç odağını mümkün olan her şekilde taklit eden ve bu şekilde menfaat peşinde koşan adamlardır bunlar. Birçok farklı tipini tarif ediyor Osman hoca kitabında ama şöyle bir örgüte, kamu kuruluşlarına, hükümete filan bakarsanız şeklen benzerliği görüp ciddi şaşırabilirsiniz. Gerçekten çok yaygın bir türdür Kralcılar, özellikle Türkiye'de. Neden? Çünkü bizim milletimiz güç mesafesi oranı yüksek milletlerden biridir. Güç sahibi olmayı da güce sahip olanın bunu göstermesini de severiz biz.
Son olarak şöyle bitiriyor Osman hoca: " Tüm bu tiplerin ortak özelliği avantacı olmalarıdır. İş yapmadan para kazanmanın yolunu bulmuşlardır. Hepsi iş yapıyor görünür ama iş miş yapmazlar. Bir patronun etrafında bunlardan biri ya da fazlası varsa, o şirkette üst kademe yolları hemen hemen kapalı demektir."
Eh, bunları bilmek ve farkındalığı arttırıp tespit edebilmek nasıl başedilebileceğini anlatmıyor maalesef. Osman hocama bu önemli konuyu eksik bıraktığı için birazcık sitem edebilirim sanırım.
* Tüm italik yazılar adı geçen eserden alıntıdır.
* Osman Ata Ataç ve kitabı ile ilgili yazıma buradan ulaşabilirsiniz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder