5 saniye içinde yeni adresimize yönlendirileceksiniz.
Kaptanın Seyir defteri...
Gönderen
Murat TURAN
Hayat yolculuğu garip, bir o kadar da gizemli. Hep duraklara kafayı takıp yolculuğun kendisini kaçırıyoruz. Harika bir yelkenli ile bir sonraki durağa giderken aceleden denizin, kuşların, yunusların, rüzgarın ne kadar harika olduklarını görmüyoruz bile.
Acılar, sıkıntılar da var yolculukta elbette. Fırtınalı günler de oluyor, sakin ve güneşli günler de. Bazen aylarca sürüyor fırtına, bazen gün içinde kısa yağmurlar yağıyor.Ama nasıl olursa olsun ve nerede biterse bitsin yolculuğun kendisi anlamlı aslında.
Her kaptan sadece yolculuklarında öğrenir hayatla ve denizle ilgili öğrenilmesi gereken ne varsa ve fırtına görmemiş adama kaptan demezler. Denizin o en haşin olduğu anlarda sabretmek ve elinden geleni yapmak, hemen sonrasındaki güvenli limanda harika bir huzur bırakır insanın kalbinde.
Kaptanlar bilir ki deniz oyuna gelmez. Her zaman istediğiniz istikamete doğru gidemezsiniz. Tıpkı hayat gibi, denizde kendisine uydurur adamı. Düz bir çizgiyle değil de, bazen zigzaklarla bazen geniş bir eğri ile ulaşabilirsiniz limana. Ve her limanda sıkılır deniz aşığı, bir sonraki yolculuk için sabırsızlanmaya başlar. Gerçek kaptan fırtınadan değil, rüzgarsızlıktan korkar zaten. Hep aynı yerde kalmaktan. Başka birine biad edip seyri bırakmaktan korkar.
Kısa bir sukünetten sonra benim denizim de fırtınalı tekrar ve ben elimde dümen dalgalarda bata çıka düzgün tutmaya çalışıyorum gemiyi. Aralıksız geliyor dalgalar ve kara bulutlarla birleşen hava genel bir kasvet yaratıyor insanda. Hayat, büyük gücünün karşısında acziyetimi bir kez daha hatırlatıyor. Binlerce tonluk bir gemiyle bile misket gibi oynayabileceğini gösteriyor.
Herkes gibi benim de gemimde eşlikçiler var. Kimi limanda, kimi yolda gidip geliyor, inip biniyorlar gemiye. Bazılarının varlığı yokluğu bir, ama bazıları derin boşluk bırakıyor ardında. Çok azı ise fiziken nerede olurlarsa olsunlar hep yanımdalar yolculukta. En sert fırtınalardan bile kayıpsız çıkıyor bazı hatıralar.
Bakalım bu fırtınadan nasıl çıkacağım ve bu kez neler öğretecek bana deniz. Henüz dümeni tam olarak ne tarafa kırmam gerektiğini bilecek kadar tecrübeli bir kaptan olmadığımdan, önümdeki rota daha da belirsiz şu an. Ve her insan gibi belirsizlik beni de tedirgin ediyor. Ne diyordu Mevlana bunun için : "Gam ve kederin anahtarı sabırdır. Endişe etmekten sakın, sakin ol...." Sanki bu yaşa kadar yönü hep sen mi belirledin de şu an belirsizlikten korkuyorsun?
Kader bilgisi, yani haritamız olmadığı için ufukta gördüğümüz bir noktaya kadar gitmeye çalışıyoruz. Ya da bazen tamamen rüzgara ve dalgalara bırakıyoruz kendimizi. Bizim haritamız yok ama haritanın sahibi farkında aslında kimin nereye, neden gittiğinin. Görünüşte dümen bizim elimizde ama gerçekte çok da değil gibi. Hayatın en büyük metaforlarından biri bu. Dümenin tam olarak ne kadar işe yaradığını bilmek gerek. Gerek ama hiçbir kitapta yazmıyor bu. Açılıp denize kendin öğreneceksin. Başka çaresi yok.
Kendi gemimde de fırtına var ama asıl memleketimde fırtına çıktı son günlerde. O da etkiliyor kendi içimdeki fırtınayı. Bir kez daha şu duygu kaplıyor içimi:
Bu hayatta, önündeki fırtınanın ne kadar büyük olduğuna bakmadan, elindeki geminin ne kadar küçük olduğuyla ilgilenmeden zorbalıkla, zulümle, ahlaksızlıkla mücadeleye girişen her kim varsa önlerinde saygıyla eğiliyorum.
Korkmadan denize girdikleri için, doğru yol için canlarını ortaya koydukları için ve canı gönülden doğru bildiğini yapıp dümeni gerçek sahibine bırakabildikleri için...
Umarım bir gün ben de öyle bir kaptan olabilirim gemimde. O zaman anlamlı bir hayat yaşamış olacağım çünkü...
Rüzgarınız bol olsun...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder