Geçen yazıda üretim sistemlerini iki ana başlığa ayırmış ve seri üretimle proje bazında üretimin temel farklarına değinmiştik. Sonrasında ise birçok 3 harfli kısaltmadan oluşan üretim ve kalite sistem anlayışlarının neden hedeflerindeki sonuçlara ulaşmadığını, neden bizi daha rekabetçi dünya markaları haline getiremediğini sorgulamıştık.
İlk olarak şunu belirteyim ki, bir üretimci olarak Toplam kalite yönetimi, Toyota sistematikleri ya da değişik ad ve kısaltmalarla sunulan sistemlerin toptan anlamsız olduğu gibi çiğ bir iddiada elbette bulunamam ancak çok köklü nedenlere dayanan önemli bir noktada büyük bir hata yaptığımızı düşünüyorum.
Problem çözme tekniklerinden biri olan 5 kez neden diye sorma sistemini uygulayarak köke inmeye çalışalım. Üretim sistemlerini istenen verimlilikle uygulayamıyoruz, neden? Çünkü üretim ve kalite sistemleri adları altında bir sürü anlamsız iş yapıyoruz, neden? Çünkü biz araçlarla amaçları karıştırmış durumdayız ve esas “anlam”ı sorgulamıyoruz, neden? Çünkü hem kültürel yapımız hem de eğitim sistemimiz bizden daha iyi düşünen büyüklerin dediklerini yapmak ve kafa yormamak üzerine kurulu, neden? Bunun cevabı çok derin işte, ve yazının konusunun çok dışında. O yüzden burada duralım ve sonuçlara bakalım;
Bu aslında biraz tüm sistemlerin problemi; din için bile bunu söylemek mümkün. Her dinde yapılan ibadetlerin amacı ibadet edeni iyiye ve doğruya yöneltmek, onu sürekli olarak Tanrı bilincinde tutmaktır. Ama tarih göstermiştir ki her seferinde ibadetlerin kendisi amacının önüne geçmiş, insan zahir olana, dıştan görünene verdiği değeri batına, iç anlama vermemiştir. Eğitim sisteminin de amacı bireyi doğru insan olarak yetiştirmek, ona binlerce yıllık insanlık mirasını, bilimi aktarmak ve ortak aklın üzerine birşeyler koymasını sağlamaktır. Ama eğitim sisteminde de birşekilde bir eğitim seviyesini bitirmek, ondan elde edilecek “gerçek” faydanın, “anlam”ın üzerindedir. Bu aklımıza gelebilecek her sistemde böyledir ama Türk toplumunda mevki ve makama verilen değer, kişinin “içeriği”ne verilenin de her zaman önündedir. Üretim sistemlerinde de eğer odağı kaçırırsanız, bir süre sonra doldurulan formlar, asılan renkli renkli grafikler, yani özetle “araçlar” “amaç”ın önüne geçmeye başlar. Hele sorgulamadan, başka yerde çok işe yaradığı için ya da birileri yapmanızı istediği için sistem devreye alıyorsanız, onu kendi yapınıza ve iş şeklinize adapte etmek üzerinde düşünmüyorsanız, anlamsız işler bütününe çok daha hızla ulaşırsınız.
Bu tip sistemlerin faydalı olduğu yönler, anlamını kaçırıp araca takılsanız bile ister istemez iyileştirdiği şeyler de elbette çoktur. Ancak bu yazının amacı objektif olmak değil, aksaklığın altını çizmek olduğundan 2. paragraftaki cümleyi hatırlatıp devam edelim;
Sisteminizi bu tip bir kaymadan kurtarmak ve gerçekten işletme için anlamlı hale getirmek amacıyla yapmanız gereken ilk şey sorgulamadır. Oturup neyi neden yaptığınızı, nasıl bir amaca hizmet etmeye çalıştığınızı ve yapılan işin o amaca gerçekten yarayıp yaramadığına bakmanız gerekir. Bunu yapabilen bir çalışanın rahatlıkla diğerlerinden bir adım önde olacağını ancak birçok sorgu ve çatışmanın içine gireceğini de hatırlatayım. Üretim için topladığınız ve renkli grafiklerle panolara astığınız yığınla veri ne işe yarıyor? O verileri kim alıp ne yapıyor? Kimse “gerçekten” o panolara bakıyor mu diye sormanız gerekir.
Eğer mesleğe yeni başlayacaksanız, size öğretilenleri ve anlatılanları lütfen sorgulamadan kabul etmeyin, eğer zaten içindeyseniz en kısa zamanda bu bakış açısını yakalayın. Ve bir şekilde yurtdışından ithal fikirlerin her zaman çok değerli olduğu genel algısını kırmaya çalışın. Hem kendi değerinizi arttırmış hem de işletmenize değerli bir katkı yapmış olursunuz.
Sonuçlarına da hazır olun tabii... :)
5 saniye içinde yeni adresimize yönlendirileceksiniz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder