Adresimiz değişti! Yeni sayfaya yönlendirileceksiniz. Yönlendirme başlamazsa lütfen şu adresi ziyaret edin!
http://yonetimnotlari.com

5 saniye içinde yeni adresimize yönlendirileceksiniz.


Stratejik Düşün-me


Stratejik yönetimle ilgili daha çok şey yazacağım. Her nedense bu aralar bu konuya takmış durumdayım. İçgüdüsel olarak bu konu ve bunu çevreleyen yazılar, yayınlar, fikirler beni kendine çekiyor.

Almakta olduğum yüksek lisans eğitiminin de temel taşlarından birisi stratejik yönetim. Hatta işletmecilik yapacaksanız, bir kuruma katkı vermeye ya da o kurumu yönetmeye niyetleniyorsanız yaptığınız her işin, attığınız her adımın, söylediğiniz her sözün bu amaca hizmet etmesi gerekiyor.

Ama öncelikle bu stratejik yönetimin ne olduğunu nasıl anladığıma bakalım. Konuyla ilgili hatırı sayılır bilgiyi en azından okumuş biri olarak çıkardığım sonuç şudur:

-        -  Stratejik yönetimin ilk ve en önemli gerekliliği stratejik düşünmedir

Bu olağanüstü açıklayıcı bilgiyi verdikten sonra konuyu kapatsam danışman olarak iyi para kazanırım. Çünkü bu ve buna benzer tam olarak ne demek istediği meçhul, nasıl olacağı ise hayatın anlamı gibi tam bir sır olan birkaç beylik lafı biriktiren bu konularda ahkam kesiyor.


Şimdi stratejik düşünme diye bişey olması için, stratejik olmayan düşünme diye bişey olması lazım. Malum her şey zıddıyla mümkündür. Yani işletme özelinde, bir yönetici düşünecek, kafa yoracak ve bunu stratejik yapmayacak. E ne düşünecek bu adam o zaman? Mesela bir şirket müdürü, akşam karısıyla yaptığı kavgayı düşünüyorsa, Fener mi cimbom mu şampiyon olur üzerine derin tartışmalar yapıyorsa ya da ne yaparım da üretim ve pazarlama dışında “rant” gelir elde ederim hesabındaysa stratejik düşünmüyor demektir. Demek ki, iyi yöneticinin düşünebiliyor olması yetmez, stratejik düşünebiliyor olması gerekir. Gerçi bir çok işletme ilkine de hasrettir ama biz idealimizdeki işletmeyi yazıyoruz.

Eskiden de şirket yöneticileri acaba nasıl daha karlı duruma geçeriz, nasıl üretimi daha verimli yaparız ya da nasıl insanlara hem az para verip hem de mutlu ve motive olmalarını sağlarız konularında düşünüyorlardı. Ancak o zamanlar stratejik düşünme henüz icat edilmediğinden bunu neden ve nasıl yaptıklarının farkında değillerdi. Çok şükür ki biri stratejik düşünmeyi bulmuş da artık yapılması gereken düşünme eyleminin hem içeriği hem de yöntemi belirgin hale gelmiş.

İnsanlar kavramlara kendileri anlam yükler ve sonra kendileri inanırlar. M,A,S ve A harflerinin bu sırayla yan yana dizilmesine üstünde yazı yazılan, yemek yenen eşya anlamını yükleyen insandır, dildir. Yoksa M,S ve A harflerinin konuyla ilgili hiçbir malumatları yoktur.  Düşünmenin önüne “stratejik” sıfatı getirip sonra anlamıyla ilgili 20 eşek yükü kitap yazan da insandır ve anlayabileceğiniz gibi, bana göre, stratejik düşünmede zaten herhangi bir şeyi yönetmek için binlerce yıldır yapılması gerekenden daha farklı bir şey yoktur. 

Bundan 5000 yıl önce, savaşacağı alanı analiz etmeyen (Pazar analizi), düşmanı gözlemeyen (rakip analizi), hava ve iklim şartlarına bakmayan (dış çevre analizi), bilindik taktiklerin dışına çıkıp düşmanı şaşırtmak istemeyen (farklılaşma) komutanlar da vardı herhalde. Ancak bunları yapmayan komutanlar pek sağ kalamadıkları için, haklarında bize ulaşan bir bilgi olmuyor haliyle.

Bir işletmede yöneticilik yapıp, bir adım ilerisini göremiyorsan, seni neyin karlı yaptığının ya da neden tercih edildiğinin farkında değilsen, rakiplerin neler yapıyor, makro ekonomi nasıl gidiyor bilmiyorsan bi zahmet yöneticilik yapma demek gerek.  Ha eğer yukarıdakileri yapabiliyorsan yaptığının ismine ister stratejik düşünme de istersen ıspanaklı börek de fark etmez. Doğru düşünme tarzını biliyorsun demektir.

Eh, şimdi Allah’ın bir akıllısı sen misin? Madem öyle, bu kadar bariz ve bilindik kavramları yeniden düzenleyip, içine çağa uygun yeni kavramlar ekleyip tekrar geri nasıl satabiliyorlar diyebilirsiniz.

Ciddi ciddi dediyseniz, cevapları dinlemeyi de istersiniz sanırım:

  • Bu arzı yaratan doğal olarak bu konudaki inanılmaz açlık ve talep. Dünyadaki tüm işletmeler bunaltıcı rekabet yüzünden kısa yoldan mucize formül bulma ya da bu işi becerenlerin nasıl yaptığını anlama peşinde
  • Eskiden ne üretirsen üret ve nasıl üretirsen üret satılır devri vardı. Ekonomiler kapalıydı, bilgi çok muhafazakardı. Şimdi ise tüm dünya rakibiniz ve tüketicinin gözü de fena açılmış durumda. Yani eskiden savaş yoktu(firma rekabeti açısından) işler kolaydı, şimdi er meydanında iyi komutan aranıyor.
  • Yöneticiler başkalarının yazdığı talimat ve prosedürlere uyulmasını sağlasalar yeterliydi. Şimdi ise yenilikçi ve algısı yüksek adamlara ihtiyaç var. Neyin değer yarattığını, neyin tercih edildiğini bilen hatta bu konudaki gelecek eğilimini de sezebilen adamlara.
Kısacası “stratejik yönetim” hep vardı. Satranç M.Ö 6. Yüzyılda ortaya çıktığına göre, en azından 2613 yıldır var. Hatta bana göre stratejik olmayan bir yönetimin olması son derece aptalca. Ancak 21. Yüzyıl ve bilgi çağı artık işletmeler açısından strateji kavramının altını bir anda kalın kalemle çiziverdi. 

Bu konudaki literatür biraz yemek tarifi gibi. Şu kadar domates, şu kadar tuz, şu kadar et  lazım hepsini söylüyor. Pişirme önerilerinde de bulunuyor. Ancak işletmeler konuyu tam anlamadı. Bakıyorsunuz domates uzmanı var, tuz miktarı analisti, patates kalitesi sorumlusu var. Ancak bu tarifin ana maddelerini doğru şekilde ve sırada kullanacak ve içine de kimsede olmayan bir sır ekleyecek usta bir aşcı yok.  Ha bir de verilen yemek tarifi verenin ağız tadına göre. Her ülkenin yemek zevki farklı olduğundan yemeği iyi de yapsanız beğenilmiyor, bunu da unutmamak lazım…

0 yorum:

Yorum Gönder

Blogger Tips And Tricks|Latest Tips For Bloggers Free Backlinks