Adresimiz değişti! Yeni sayfaya yönlendirileceksiniz. Yönlendirme başlamazsa lütfen şu adresi ziyaret edin!
http://yonetimnotlari.com

5 saniye içinde yeni adresimize yönlendirileceksiniz.


Üstat, Guru, Şarlatan

İşletmeciliği ilgi alanıma alıp yönetim konularına ilgi duymaya başladığımdan beri konuyla ilgili kaynak arama ihtiyacı duydum. Doğal olarak bilgi gökten zembille inmeyeceği için kendini herhangi bir konuda geliştirmek isteyen her normal insan gibi ben de doğru bilgiyi en sade ve kısa yoldan edinmek arzusundaydım. Biraz derinine inince, işletmeciliği,yönetimi özetle bir işletme nasıl yönetilir konusunu işleyen binlerce, onbinlerce kitabın ve makalenin olduğunu gördüm. Çok şükür bende kaynağını bilemediğim bir tür "anti-saçmalama" hissi var. Kısa sürede yazılanların boş, mesnetsiz ya da anlamsız olduğunu sezebiliyorum. Kaynakların birçoğu maalesef ticari endişelerle yazılmış, popülist söylemlerden ibaret. Önemli bir kısmı da "Liderin 7 özelliği", "İyi işletmelerin 12 sırrı" gibi hap şekline getirilmiş ama aslında hiçbirşey anlatmayan kitaplardan oluşuyor.

Hal böyle olunca ben de "gerçek" ve anlamlı bilgiye ulaşmanın yollarını aramaya başladım. Mevlana "Susuz adamın suyu araması kadar su da susuzu arar" demiş. Bir şekilde Osman Ata ATAÇ hocamın yazılarına ulaştım. Bakın kendisi benimle aynı sıkıntıyı ne kadar güzel ifade etmiş;


"İşletme yöneticiliğinin belli bir işletmecilik felsefesinden üretilen meslek tanımı yapılmadan "tavsiyelerimi dinleyin" diyenler çok. Önüne gelen tutarlı tutarsız kural yazıyor. Sadece ABD'deki ikibini aşkın üniversitedeki onbin civarındaki işletmecilik hocası kovulma tehditi altında makaleler yayınlıyor, konferanslarda konuşuyor, kitaplar yazıyor. Psikologlar, askerler, sosyal bilimciler, matematikçiler, tarihciler, aerospace mühendisleri ve hatta din adamları da onlara katılıyorlar. Kimi İncil'den, kimi savaş el kitaplarından kimi de felsefeden alıntılarla bir işletme nasıl yönetilmelidir anlatıyorlar. Bazıları çok da ünleniyor. Herkes işletme sahiplerine nasihat niteliğindeki modelleriyle yayıncı kurumların kapısını aşındırıyor. Konudaki kitap sayısı o kadar fazla ki kitapları yedi sayfada özetleyen yayınlar yok satıyor çünkü günlük gazetelerden dergilere, dergilerden kitaplara şirket nasıl yönetilir nasihatleri okumaya, dinlemeye yöneticilerin ömrü yeteceğe benzemiyor.
Tabii burada hemen şu soru akla geliyor. Bu kadar yayının müşterisi kim? İşletme yöneticileri. Yani sizler. İşletme yöneticilerinin yeni bir yaklaşıma, yeni bir modele ve hiç olmazsa yeni bir fikire bu kadar susuzlukları olmasa bu kadar adam niye piyasada dolaşsın? Zaman zaman yaşam, zaman zaman da rakiplerine üstünlük sağlama arzularının fitillediği inanılmaz bir talep var bu yayınlara. Yöneticilerin yeni modellere iştahı konusunda Ekonomist dergisi taa 1990'lı yıllarda şöyle diyordu:
"Bu günlerde seminerlerin enayi müşterileri uygulamaların uygulayıcısı olan iş adamları. Yetkili deliler bile en son düşünce biçimlerinden haberdar olduğu iddiasında. Kehanet ve reçetelere olan talep patlaması her tipten guru yarattı. Akademisyenler romancılar ve pop-psikologlar la rekabet halindeki emekli politikacılarla itişiyorlar. Bir çoğu eskimiş siyasilerin bile bir iki saçmalık karşılığı yüksek paralar aldığı konferanslarda konuşmacı olmayı arzuluyorlar. ."
Economist hızını alamıyor ve şöyle ilave ediyordu:
"Yönetim gurularına oranla pek az insanı alaya alması bu kadar kolay olur. Bu durdurulmaz modacılar ve bastırılamaz bir biçimde kendi kendilerini pazarlayan gurular başkalarının fikirlerini pazarlaya pazarlaya (kaos yönetimi-chaos management), içi boş tabirler kullana kullana (küçülme-downsizing), açıklamaya gerek olmayacak kadar açık konuları işleye işleye (dolaşarak yönetim-managing by wandering around ve müşteri kıraldır -customer is king) lüks hayat yaşıyorlar. Kitapları sonraları geçerliliğini yitiren kısıtlı vakaların analizine dayanıyor ve fikirlerini de kolayca değiştiriyorlar. ."
Başkalarının fikirlerini pazarlama yeni bir olay değil. Romancı Julian Barnes Brahms'ın Birinci senfonisinde Beethoven'in Dokuzuncu Senfonisinden çalıntı yaptığı suçlamasına "Bunu bir salak bile görebilir" diye cevap vermiş. Bununla başkasının fikrini her pazarlayanın ille de işe yaramaz biri olmadığını anlatmak istemiş. Fransız yazar Anatole France'ın (1844-1924) "Bir şey söylenmiş ve üstelik iyi söylenmişse duraklamayın alın ve kopyalayın" diyerek ona katılmış. Bu sözleri çok ciddiye alanlar var. mesela Mormon İncilinden kopyalayıp "Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı" diye işletme yönetimi kitabı yazanlar. Kimin kimden ne aşırdığını öğrenmek istiyorsanız "Work of Nations " başlıklı kitabı okumanızı öneririm."
Bu yazının orjinaline Dünya Gazetesinin web sayfasından Osman hocanın 23 Şubat 2011 tarihli yazısını görüntüleyerek ulaşabilirsiniz...

İşletmecilikle ilgili değerli fikirler ve işe yarar öneriler isteyenleri şimdilik sadece 2 isme yönlendirebilirim; birincisi Osman hocamın kitabı ve yazıları ikincisi ise bu konuda en değerli fikir ve öngörüleri yazdığını düşündüğün Peter Drucker.

0 yorum:

Yorum Gönder

Blogger Tips And Tricks|Latest Tips For Bloggers Free Backlinks